Yazı Maratonu Alıştırmaları 2

| 0 yorum

Yazı Maratonunun Sonuna Geldik

Avusrtralya, Amerika, Kanada ve Türkiye'den yüzlerce kişi katıldı bu çalışmaya. On beş gün sonunda her bir kişinin yazdığı satır uzunluğu 1750 metreyi buldu! Yazdıklarımızın uzunluğundan çok ağırlığı önemliydi benim için. Hiç aklımızda olmayan detaylar bilinçaltımızdan yukarılara çıktı. Kimimiz her gün yazdı, kimimiz aralarda katılabildi çalışmalara. Yazmak için soyunmak gerek ya, gerçekten de başardık bunu, tüm samimiyetimizle içimizdekileri sayfalara döktük. Yine hüzünlendik, yine güldük hem kendimize hem de yazılarını bizlerle paylaşan diğer arkadaşlara. Ve bu etkinliği haftalık çalışmalarla devam ettirme kararı aldık. Çok özel bir birliktelik bizimkisi, yazıkardeşliği. 

Blog üzerinden yazı alıştırmalarını ve izlenimleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. 

10. İlkler
Hayatındaki ilkleri düşün! Aklına ne gelirse listele. Ne kadar çok ilkin olduğuna şaşıp kalacaksın. Bunlar benim aklıma gelenler; ilk öpücük, ilk ev, ilk iş, ilk okuduğun kitap, ilk defa ''seni seviyorum'' dediğin zaman. Kim bilir sen neler hatırlayacaksın? Listenden bir tanesini seç ve yaz.

11. Sesler
Lise yıllarında, sivilceli suratlarla diskoteklerde, gazinolarda hangi parçalarla dans ederdin? Unutamadığına eminim! Şimdi yapacağın şey şu: Bir kâğıda birden sekize kadar numaralar yaz. Sonra ekteki ses kaydını dinle ve her numaranın yanına o sesin neye ait olduğunu bulup yazmaya çalış. Bazı sesler sana tanıdık gelebilir, bazılarını belki hiç duymamışındır. Elinden gelenin en iyisini yap. Sonra bu sekiz sesin seni hangi hatıralara götürdüğünü ufak notlarla yanlarına yaz. Ve içlerinden bir tanesini seçip derinleşşşşşşşş.
Ses kaydı https://www.youtube.com/watch?v=OLyufCIOc7k

12. Meditasyon
Evde sessiz, rahat bir köşe bul, otur ve gevşe. Bu çalışma için rahatsız edilmemen gerekiyor.
Birkaç derin nefes al ve vücudundaki gerginlikten kurtul. Şimdi gözlerini kapa, hayalinde, bugün olduğun halini gör, bu koltukta otururken bu odada. Hafifle, koltuktan havalandığını, yükseldiğini gör. Tavan yok, mavi gökyüzüne bulutlara gidiyorsun, hafifsin yükseliyorsun balon gibi. Aşağıya bildik yerlere akarken zaman, yer ve fiziksel vücudun yok oluyor. Her yeri görebiliyorsun, kilometreler ötesini.
Sağa doğru dönüyorsun çok hafif bir kapı var. Kapısı aralık, hafif bir ışık geliyor ve sana çok tanıdık bir melodi.  Başka bir odada tanıdık sesli insanlar var, kapıdan bakıyorsun hepsi çocukluğunun tanık yüzleri. Bir dirhem değişmemişler, hepsi aynı çocukluğundaki gibi. Kendine bakıyorsun sen de aynısın çocukluğundaki gibi. Kolların bacakların çocukluğundaki gibi, elbiselerin aynı.
Odadaki insanlar senin farkına varıyorlar. Biri sana doğru geliyor. Bu kişiyi çok iyi tanıyorsun. Her detayını biliyorsun, sesi nasıl, kendi nasıl. Seni içeride birlikte bir masada oturmaya davet ediyor. Masa sessiz bir odada, bir bakıyorsun üzerinde senin çocukluğunda yemeği ve içmeyi sevdiğin şeylerle bezeli, bardak ve tabaklarıyla kurulu bir masa. Çocukluğundaki gibi oturup bekliyorsun.
Geçmişten bahsediyorsunuz, eski zamanlarda yaptığınız şeylerden. Konuşma çok rahat ve doğal akıyor tıpkı yıllar öncesindeki gibi. Hoşuna gidiyor, mutlusun burada olmaktan.
Sana bir şeyim var diyor, bu kişi. Çocuk avucunun içine bir şey koyuyor. Sen o şeye dikkatle bakıyorsun.  O şeyin mesajını söylüyor sana. Unutmayacaksın bu mesajı. Kalbinde tutacaksın hep. Odadan çıkarken arkanı dönüp birlikte olduğun bu kişiye bakıyor ve el sallıyorsun. Kapıyı arkandan sessizce kapıyorsun.
Yürürken her adımın seni bugünkü yaşantına, yaşına biraz daha yaklaştırdığını fark ediyorsun. Hole vardığında bugünkü halinsin. Bulutlarda süzülüyorsun, tanıdık yerler, evin, oturduğun koltuk ve ağırlığını yeniden hissediyorsun. Koltuğunda oturuyorsun artık. Nefeslerin rahat, şimdidesin.
Hazır olduğunda gözlerini aç, derin nefes al. Kalemi kâğıdı al ve deneyimini yaz! Kimi ziyaret ettin* Bu kişiyi tanımla. Neler konuştunuz? Avucuna konan şey neydi?  Mesaj neydi?
Yazmaya başla!

13. Mektup
Elektronik postalardan önce kalem, kâğıtla mektuplar yazardık sevdiklerimize. Posta kutusundan faturaların arasından çıkan bir mektup başka hiç bir şeyin yerini tutamaz! Evet, kalemi kâğıdı hazırla. Düşün bakalım, geçmişten kiminle haberleşmek isterdin? Hala yaşayan ama izini kaybettiğin biri olabilir, uzun zaman önce aramızdan ayrılan biri... Ona bugünkü yaşamını anlatabilirsin, geçmişte yaşadığın bir kırgınlığı düzeltmek için yazabilir veya bir şey için teşekkür edebilirsin. Bu zarfı postaya vermeyeceksin. Mektup yazarak içini dökeceksin. Kendini serbest bırak, kelimelerin hakkını ver. Mutlaka kâğıt ve kalemle yaz!

14. Sevgililer Günü
Bugün konumuz aşk, ilk veya son aşk, bir deneyim, hayal kırıklığı, sevgi, sevginin her çeşidi, kedi, yazı, öykü, bisiklet. Tutku belki de... Yapmayı çok sevdiğin bir şey. Sevdiklerin hep seninle olsun.

15. Spor Hayatım
Başlığımız yazı maratonu, bu son alıştırma da sporla ilgili. Sporda yenildiğin veya yendiğin bir anı düşün. Ne amaçlamıştın, ne oldu? Sporla ilişkin nasıldı hayatın boyunca? Yapmanı kim istemişti, nasıl başlamıştın, nerelere geldin? Hep iyi miydin? Eğlenceli olacağa benziyor...

Ve İzlenimler...

Ayşecan 
Anılar ve anıları yazmak. Daha önce denediğim ama içine dalmaktan haz etmediğim bir çalışma idi. Bu sefer ne oldu tam olarak çözemiyorum. Daha önce de başkaları ile birlikte yazıyordum ama bu sefer hiç zorlanmadan kendi akışında çıkıyor yazılar. Üzerinde çalışılmamış yazılar. Hiç biri rahatsızlık vermiyor üstelik. Her hatıra bir şeyleri çekiştirip getiriyor. Bambaşka bir hayatı kendi hayatım olarak anlatır gibi oluyorum. Ama her şey çok doğal gerçekleşiyor. Bu kısmı özellikle çok ilginç geldi. Ve çocuk yanım yanımda hazır duruyor. Bana başka soracakların var mı der gibi. İçimden, kendi hayatımdan temel alarak kurgu ne çok hikâye çıkabileceğini görüyorum. Sevdim bu çalışmayı. 

Reyhan
Bir süredir yazamıyordum. Bu maraton başladığında heyecan duydum. Yeniden yazmaya zaman ayırabilmek, üstelik yazdıklarımı çoğunu maraton sırasında tanıyıp sevdiğim birbirinden güzel yazan arkadaşlarla paylaşmak bir armağan gibi geldi bana. Sonuna yaklaşırken maratonun zorladığı tempoyu ve aracı olup açığa çıkardığı ruhu çok arayacağımı hissediyor, şimdiden üzülüyorum. Teşekkür ederim. 

Ayşegül
Bu maraton çalışması benim için bir eşzamanlılık. Maraton öncesi Yeşim Cimcoz hoca ile öykü kitabı çalışmasına başlamıştık. Maratonda yazmaya başlayınca kendime dair unuttuğum ne kadar şey varsa hatırlamaya başladım. Öyküleri besleyecek bir dolu şey varmış heybemde, hepsi birer birer ortalığa döküldüler. Ama en güzeli ne biliyor musunuz ne arkadaşlar? Ben Füsun Çetinel’i sadece iki saat gördüm. Diğerlerinizi hiç tanımıyorum. Yazdınız okudum, yazdım okudunuz. Yorumladınız, hislerinizi paylaştınız. Maraton o kadar değerli bir çalışma oldu ki benim için. Sizler de yorumlarınızla yeni girdiğim bir hayat planında ufkumu açtınız. Hepinize canı gönülden teşekkür ediyorum. Ben iyice gaza geldim ve Yeşim Cimcoz Yazı Evinde, Öyküde ve Romanda Kurgu atölyesine başlıyorum.

Rehan 
Ben bugüne kadar sadece teknik yazılar yazmış, bir mühendis, sol beyin insanıydım. Kitaplar çocukluğumdan beri hayatımın vazgeçilmezleri olduğu için, yazabilmeyi  hep dilemiştim. Ancak bu konuda hiç bir eğitim almadığım gibi, karışık bir zihnim, özgüven noksanlığım bir ton çekincem vardı. Maratonu görünce katılmayı çok istedim ama bir o kadar da çekindim. Niyetim sadece sizleri okumak ve feyiz almaktı. İlk gün öğretmen yazısını yazdım ve fakat cesaret edip yollayamadım. Sonra ikinci gün, üstüme bir cesaret geldi. Kaybedecek neyim vardı ki? Ya herrü ya merrü diyerek yolladım yazımı. Sonrası malum işte, düşe kalka koşuyorum ekiple. Ben bu grubu, maraton olayını çok çok sevdim. Beni mutlu ediyor. Zihnim açıldı, ellerim açıldı sanki. Bir de yazdıkça ferahladığımı görüyorum. Konunun sabah verilmesi, bir temaya yoğunlaşmak çok yardımcı oluyor. Sonra tabii o konuda farklı kalemleri okumak inanılmaz keyifli ve faydalı. Keşke bu çalışmaya benzer şeyleri daha sık yapabilsek. Kısacası ben bu ekibi ve çalışmayı çok faydalı, çok etkili buldum.

Funda
Beni kendi içime yönlendirip, kendimle hesaplaşmama yol açtı,  geçmişimi tekrar düşünmeye başladım ve yorumladım. Yazıyla birlikte bilip de bilmeyi istemediklerim ya da unutmayı tercih ettiklerim su yüzüne çıkmaya başladılar. Sanki ben bir filmin başrolündeydim ve kendimi perdeden izliyordum, acımasızca eleştiriyordum. Bu filmin zaman zaman iyi, bazen kötü bazen de iflah olmaz karakteriydim.

Söz Uçar Yazı Kalır
On dört gün on dört harika yazı çalışması! Heybemizde neredeyse bir kitabı dolduracak metinler var, aklımızda yazacak, yazmayı düşündüğümüz bir dolu şey. Bu çalışmaya katılan arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler, onlarla birlikte ben de yazdım ben de büyüdüm.

Füsun Çetinel



0 yorum :

Yorum Gönder